konuya önce saat örneğiyle giriş yapalım. elimizde tam olarak aynı şekilde ayarlanmış iki saat olsun. bu saatlerden birini dünyada tutalım, diğerini de mekiğe koyup belli bir hızla uzaya gönderelim. v hızıyla hareket eden uzaydaki saate göre zaman, bizdeki saate göre daha yavaş akacaktır. böylece saat dünyaya geri döndüğünde ve bizdeki saatle kıyaslandığında, ikisi arasında bir zaman farkı olduğunu görürüz. bunun nedeni, her yerde aynı olan bir mutlak zaman kavramının bulunmayışıdır.
gelelim ikizlere... tıpkı normal saatlerde olduğu gibi, biyolojik saatlerde de aynı süreç işleyecektir. elimizde ali ve ayşe adlı 20 yaşındaki ikizler olsun. bu ikizleri hunharca birbirinden ayıralım ve ali'yi bir uzay mekiğine koyarak 20 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldıza gönderelim. hızı da (bkz: ışık hızı)nın mesela %80'i kadar olsun. ayşe'ye göre 50 yıl geçtiğinde ali'yi geri getirelim dünyaya. dünya üzerinde olsaydılar ikisi de 70 yaşında olacaktı. ancak görülür ki ayşe 70 yaşında olduğu halde ali daha yavaş yaşlanmıştır ve henüz 50 yaşındadır. yani ali'ye göre yolculuk 50 değil, sadece 30 yıl sürmüştür.
empati önemli olduğundan duruma bir de ali'nin gözünden bakmayı ihmal etmeyelim. ali'ye göre ışık hızının %80'i ile uzaklaşan kişi ayşe'dir aslında. bu nedenle ali dünyaya indiğinde kendisinin 70, ayşe'nin 50 yaşında olmasını bekleyecektir. işte olay bu nedenle paradoks olarak anılsa da, aslında bir paradoks değildir. zira buradaki iki durum birbiriyle eşdeğer değildir. ali yolculuk yapıp geri döndüğünde ve dünyaya indiğinde, bir eylemsiz referans sisteminden diğerine geçiş yapmıştır. oysa ayşe bu yolculuk süresince aynı eylemsiz referans sisteminde kalmıştır.